Öz
Giriş
Kinolon grubu antibiyotikler, toplum kökenli pnömoni tedavisinde sıkça kullanılmaktadır. Bununla birlikte, kinolonlara ilişkin güvenlik endişeleri de giderek artmaktadır. Bu çalışma, hekimlerin ayaktan tedavi edilen pnömoni yönetiminde kinolon reçeteleme eğilimlerini ve bu kararı etkileyen faktörleri araştırmayı amaçlamıştır.
Gereç ve Yöntem
Hekimler, 20 sorudan oluşturulan ankete davet edildi. Ankette, toplum kökenli pnömoni için ayakta tedavi reçetelemesinde en sık kullandıkları antibiyotik grupları, en çok tercih ettikleri kinolon çeşidi, kinolonların etkileri ve yan etkileri konusundaki görüşleri (Likert tipi sorular ile) ve kinolon reçetelemelerine yol açan klinik senaryolar sorgulandı. Ayrıca, göğüs hastalıkları uzmanları ile diğer uzmanlar karşılaştırıldı.
Bulgular
Hekimlerin %16,29’u öncelikli olarak kinolon reçetelemekteydi. En çok tercih edilen kinolon moksifloksasin (%50) oldu. Tedavi başarısızlığı durumlarında, hekimlerin hastaları hastaneye yatırmaya ve geniş spektrumlu antibiyotik tedavisine yönelmeye daha yatkın oldukları belirlendi (%78,09). Göğüs hastalıkları uzmanları, önceki beta-laktam tedavisine yanıt alınamayan durumlarda ve komplike pnömoni vakalarında kinolon reçetelemede diğer uzmanlara göre daha fazla eğilim göstermekteydi (sırasıyla p=0,013, p=0,044). Göğüs hastalıkları uzmanları, tendinit yan etkisine diğer uzmanlara göre daha fazla önem vermekteydi (p=0,019). Klinik faktörler arasında, daha önce beta-laktam antibiyotik kullanımı ve hastanın tıbbi geçmişinde kronik hastalık bulunması, kinolonu ilk tercih olarak kullanan hekimlerle kullanmayanlar arasında anlamlı bir farklılık göstermekteydi (sırasıyla p=0,008 ve p=0,006).
Sonuç
Kinolonların tek başına kullanılabilmesi ve iyileşme hızına katkı sağlaması klinisyenler için cazip bir özelliktir. Ancak, kinolonların toplum kökenli pnömonide birinci basamak kullanımı konusunda kılavuzlar birbiriyle çelişmektedir. Ayrıca, kinolonların yan etkilerine ilişkin bilgiler gittikçe artmaktadır. Kinolonların reçeteleme oranları yakından izlenmeli ve reçeteleme oranlarında artış tespit edilirse, kılavuz önerilerinin yetersiz kaldığı durumlarda yasal düzenlemelerin daha etkili olduğu unutulmamalıdır.