Özet

Giriş: Sifiliz koenfeksiyonu insan immün yetmezlik virüsü (HIV)/AIDS tanılı hastalarda ortak bulaşma yolu nedeniyle sık görülmektedir. Türkiye’de son yıllarda hem HIV hem de sifiliz seroprevalansı artmaktadır. Çalışmamızda polikliniğimizden takipli HIV/AIDS tanılı hastalarda sifiliz koenfeksiyonu ile ilgili risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Ocak 2015-Haziran 2019 döneminde kliniğimizde yeni tanı alan 1057 HIV/AIDS tanılı hasta dahil edilmiştir. Hastaların demografik özellikleri, fizik muayene bulguları, CD4+ T lenfosit sayısı, HIV-RNA düzeyi, Zührevi Hastalık Araştırma Laboratuvarı (Venereal Disease Research Laboratory-VDRL) ve Treponema pallidum hemaglütinasyon testi (TPHA) sonuçları retrospektif olarak incelenmiştir. Treponema pallidum hemaglütinasyon testi pozitifliği, sifilize neden olan T. pallidum ile karşılaşma göstergesi olarak kabul edilmiştir.
Bulgular: Analize dahil edilen 1057 HIV ile enfekte olgunun ortalama yaşı 36,03±11,49; ortalama CD4+ T lenfosit sayısı 434,5±255,4/mm3 olup, 963’ü (%91,1) erkek ve %41,4’ü üniversite mezunudur. Hastaların 573’ünün (%54,3) erkeklerle seks yapan erkekler (ESE) olduğu saptanmıştır. Hastaların 194’ünde (%18,3) TPHA pozitifliği mevcut olup, T. pallidum ile karşılaşan hastaların 190’ı (%97,9) erkektir (p<0,001). ESE olguların %22’sinin ve heteroseksüel olguların %14’ünün T. pallidum ile karşılaştığı saptanmıştır (p<0,001). Hastaların %90,2’si kondomu her ilişkide kullanmıyorken, %25,1’i ise sadece yasal eşi ve doğum kontrolü için kullanmakta olduğunu belirtmiştir.
Sonuç: Cinsel temas hem HIV hem sifiliz için en yaygın bulaşma yolu olup, HIV ile enfekte bireylerde sifiliz seroprevalansı nispeten yüksek bulunmaktadır. İnsan immün yetmezlik virüsü ile enfekte kişiler arasında ise ESE sifiliz riski en yüksek grubu oluşturmaktadırlar. Bu nedenle, HIV enfeksiyonunun ilk tanısı sırasında ve bulaş açısından yüksek riskli davranışlar durumunda sifiliz özellikle taranmalı ve tedavi edilmelidir.