Özet
Giriş: Vankomisine dirençli enterokok (VRE) ve metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) enfeksiyonları Gram-olumlu hastane enfeksiyonları arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu izolatların çoğunun antibiyotiğe dirençli olması, tedavide kullanılabilecek antibiyotik seçeneklerini kısıtlamakta ve tedavi başarısızlığını beraberinde getirmektedir. Dirençli Gram-olumlu enfeksiyonların tedavisinde önemli bir seçenek olan linezolid, Türkiye’de 2006 yılında kullanıma girmiştir. Dünyada nadiren de olsa, linezolid dirençli enterokok ve stafilokok suşları bildirilmektedir. Bu çalışmada VRE ve MRSA izolatlarında linezolid minimum inhibitör konsantrasyonu (MİK) değerlerinde yıllar içerisinde artış olup olmadığının araştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde çeşitli klinik örneklerden izole edilmiş 2005-2009 (grup 1) yıllarından 13 VRE, 20 MRSA, 2013-2014 (grup 2) yıllarından 18 VRE, 20 MRSA ve 2017-2018 (grup 3) yıllarından yedi VRE, 27 MRSA izolatının, linezolid MİK değerleri sıvı mikrodilüsyon yöntemiyle belirlenmiştir. Sonuçlar European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing standartlarına göre yorumlanmıştır.
Bulgular: VRE ve MRSA izolatlarının hepsi linezolide duyarlı bulunmuştur. Her üç gruptaki VRE izolatlarında linezolid MİK50 ve MİK90 değeri 2 mg/l olarak saptanmıştır. Metisiline dirençli Staphylococcus aureus izolatlarında ise MİK50 değeri grup 1 de 2 mg/l, diğer gruplarda 4 mg/l bulunurken, MİK90 değeri tüm izolatlarda 4 mg/l bulunmuştur.
Sonuç: Yapılan çalışmalarda, dünya genelinde linezolid direnci S. aureus ve VRE için <%1 olarak bildirilmiştir. Bu çalışmada da linezolide dirençli izolat tanımlanmamış, MİK50 ve MİK90 değerlerinde, ülkemizde farklı tarihlerde yapılmış çoğu çalışmaya göre belirgin bir artış olduğu gözlenmiştir. Bu artış, linezolid kullanımının yıllar içinde yaygınlaşması ile beklenen bir durumdur. Linezolid, halen dirençli Gram-olumlu enfeksiyonların tedavisindeki önemli seçeneklerden biridir. Akılcı kullanım ve antibiyotik duyarlılık verilerinin yakın takibi ile direnç gelişiminin önüne geçilerek duyarlılığının devamı sağlanmalıdır.